30 Haziran 2015 Salı

En Sağlıklı Ebeveyn Tutumu- Demokratik Ebeveyn Tutumu

En Sağlıklı Ebeveyn Tutumu- Demokratik Ebeveyn Tutumu

Ebeveyn tutumu, çocuk yetiştirmede ebeveynlerin kullandığı stratejilerdir. Ebeveyn tutumunu tanımlayan üç boyut; çocuğun ihtiyaçlarına cevap verme şekli, kural koyma ve disiplin uygulamalarıdır.
Ebeveyn tutumunu belirleyen etmenler ebeveynden ebeveyne değişiklik gösterir.
Ebeveynlerin zihinlerindeki ideal çocuk örneği, ebeveynlerin ve çocuğun karakteri, ebeveynlerin kendi yetiştiriliş tarzları, içinde yaşanılan kültür, ebeveynlerin sosyo-ekonomik durumu ve çocukların sayısı, yaşları ve cinsiyetleri ebeveyn tutumunu belirleyen etmenlerdir. Örneğin otoriter tarzda yetiştirilen ebeveynler, aşırı hoşgörülü tarzı, ebeveyn tutumu olarak benimseyebilirler.
Tanımlanmış farklı ebeveyn tutumları arasından en sağlıklı olanı  Demokratik Ebeveyn Tutumudur.
Demokratik ebeveyn tutumunda;
Sevgi ve saygı esastır.
 Sınırlar nettir.  
 Hoşgörü ve çocuğun hata yapmasına müsaade vardır.
Ebeveynlerin çocukları ile ilgili beklentileri vardır ama çocuğun yaşına ve yapısına uygundur.
Çocuğa belli sınırlar dahilinde özgürlük tanınır.
Çocuğun özgüven gelişimine önem verilir.
Çocuğa ev içinde sorumluluk verilir.
 Ebeveyn tutarlı davranır, söyledikleri ile yaptıkları uyumludur.
Çocuğuna örnek  olmaya çalışır.
Aile içinde iletişime ve paylaşıma önem verilir.

Dilerim, bu tutumu benimseyen ebeveynlerin ve böyle aile ortamında yetişen çocukların sayısı gün geçtikçe artar...

Uzm. Psikolog & Psikolojik Danışman Pelin Üster (MBA)


29 Haziran 2015 Pazartesi

Yetişkinlerde Öfke Kontrolü

YETİŞKİNLERDE ÖFKE KONTROLÜ
Öfke bir davranış değil fizyolojik özellikleri olan bir duygudur. 
Öfkenin altında yatan farklı duygular olabilir; kaygı, üzüntü, incinmişlik, güvensizlik, savunmaya geçme ihtiyacı vb.
İnsan ilişkilerinde yaşanan pek çok sorun, uygun biçimde ifade edilmemiş öfkeden kaynaklanmaktadır. 
Uygun biçimde ifade edilmeyen öfke kişiler arası ilişkilerde olduğu gibi fiziksel ve psikolojik sorunlara yol açabilmektedir. Bunlar arasında kalp krizi, baş ağrıları, dolaşım sorunları, mide problemleri, duygusal sorunlar, kaygı, depresyon vb. bulunmaktadır.
Öfkeyi doğru biçimde ifade etme becerisine öfke kontrolü denilmektedir. Öfkeyi bireyin kendisi ve çevresi için zarar vermeyecek bir şekilde, saldırganca olmayan ve şiddet içermeyen bir tutumla ifade etme becerisidir. 
Öfke Sinyallerinin farkında olmak öfke kontrolünün önemli bir adımıdır; Yüz kızarması, gergin kaslar, hızlı kalp atışları, nefes alıp verme hızında farklılık öfkenin sinyallerinden birkaçıdır.
Öfkenizi Tetikleyen Ortamlar/Durumların farkında olmak diğer önemli bir adımdır;  Araba kullanmak, acelenizin olması, alışveriş yapmak, işyerinde olmak, kalabalığın ortasında olmak vb.

ÖFKE KONTROLÜ YÖNTEMLERİ
Ortamdan Uzaklaşmak
Sizi geren, strese sokan ortamdan uzaklaşmak, sakinleşmek
Gevşeme
Burundan derin nefes almak ve kişinin kendini çok rahat hissettiği bir ortamı hayal etmek
Yoga, meditasyon, masaj gibi yöntemler kullanmak
Bilişsel Yeniden Yapılandırma
Öfkelenmiş insanların düşünceleri gerçekçi değildir. Kötümserdir. Düşünce sistemimizi ve dilimizi daha gerçekçi hale getirmektir.
Problem Çözme
Yaşanılan öfkeden ziyade soruna çözüm bulmaya odaklanmaktır. 
İletişim Becerilerini Geliştirmek
Dur-Düşün-Hareket Et yöntemi ile yavaşlamak ve cevaplarınızı düşünmektir. Aklınıza ilk gelen şeyi söylemeyin, ne söylemek istediğinizi sakin ve dikkatlice düşünün. Aynı zamanda diğer kişinin söylediklerini cevap vermeden dikkatlice dinleyin. Öfkenin altında yatanı dinleyin.
Mola Vermek
Kendinize bir mola vermek. Gün içinde özellikle stresli olacağını bildiğiniz saatlerde sadece kendiniz için kullanabileceğiniz bir zaman ayırmak.
Uzm. Psikolog & Psikolojik Danışman Pelin Üster (MBA)




28 Haziran 2015 Pazar

TEOG ile ilgili Son Durum

Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği’nden yapılan açıklamada, kayıtlarla ilgili şöyle denildi:

1. Milli Eğitim Bakanlığı’nca daha önce 24 Haziran 2015 tarihinde açıklanacağı bildirilen TEOG Yerleştirmeye Esas Puanı, soru iptali talebi ile açılan dava sonucunun beklenmesi nedeniyle belirlenen tarihte resmi olarak açıklanamamıştır.
2. Özel okullar için şu ana kadar ilan edilen kayıt takvimleri bu nedenle iptal edilmek zorunda kalınmıştır.
3. Gerek duyan özel okullar yaptıkları ön kayıtlarını, puanların değişmesi ihtimaline karşı yeniden hesaplanmak kaydıyla geçerli kabul edecek ve resmi açıklamadan sonra tekrar hesaplama yapmak koşuluyla ön kayıtlarına devam edecektir.
4. Gerek duyan özel okullar, Yerleştirmeye Esas Puan resmen açıklanana kadar yapılan ön
kayıtlarını iptal etmiş ve kayıt sistemlerini durdurmuştur.
5. Yerleştirmeye Esas Puanlar 26 Haziran Cuma akşamına kadar açıklandığı takdirde özel okullar 27 – 28 Haziran Cumartesi – Pazar günleri ön kayıt yapacaklar veya yapmaya devam edeceklerdir.
6. Bu durumda özel okullar, 29-30 Haziran tarihlerinde kesin kayıt yapacak ve 1-5 Temmuztarihleri arasında serbest kayıt sistemine geçeceklerdir.
7. Özel okullar kayıt kurallarını ve kayıt takvimlerini, kendi resmi web sitelerinde ve okullarında velilerin görebileceği bir yerde ilan edecektir.
8. Yerleştirmeye Esas Puanların daha geç bir tarihte açıklanması durumunda Milli Eğitim Bakanlığı’nın belirleyeceği yeni takvime göre özel okulların yeni kayıt takvimi de kamuoyuna duyurulacaktır.

Öte yandan öğrencilerin TEOG tercih işlemleri, 6-16 Temmuz 2015'de e-okul sisteminden alınacak. Yerleştirme işlemleri için tercihler Ramazan Bayramı tatili nedeniyle 6 Temmuz 2015 tarihinden itibaren 16 Temmuz 2015 saat 13:00’e kadar e-okul.meb.gov.tr internet adresinden yapılabilecektir. TEOG yerleştirme sonuçları, 14 Ağustos´ta ilan edilecek. Yerleştirmeye esas nakil tercih başvuruları, 3 dönem halinde yapılacak. Buna göre, ilk nakil başvuruları, 17-21 Ağustos´ta yapılacak ve sonuçları 24 Ağustos´ta açıklanacak. Nakil tercihlerinde 2. dönem başvuruları ise 24-28 Ağustos´ta yapılacak ve sonuçlar 31 Ağustos´ta duyurulacak. 3. dönem yerleştirmeye esas nakil tercih başvuruları da 31 Ağustos-4 Eylül´de yapılacak ve sonuçlar 7 Eylül´de açıklanacak.

Okul Değişikliği Süreci Nasıl Kolaylaşabilir ?

Okul Değişikliği Süreci Nasıl Kolaylaştırılabilir ?

Değişiklik yaşamımızın çeşitli dönemlerinde karşılaştığımız bir durumdur; bazen planlı olur değişiklikler, bazen plansız. Şehir ya da ülke değişikliği, maddi durumumuzda değişiklik, hali hazırdaki okulun beklentilerimizi karşılamaması ya da bir sınavı kazanıp, yeni bir okula başlayacak olma tüm bunlar çocuklarımız için okul değişikliği demektir.
Mümkün ise çocuklarımızla okul değişikliğini önceden konuşup, onları hazırlamak önemlidir.
Sizin için ve çocuğunuz için yeni okulla ilgili önemsediğiniz özellikleri konuşabilirsiniz. Okul alternatiflerini belirleyebilirsiniz.
Çocuğunuzun duygularını dinlemek ve anlamak çok önemlidir; kaygılarını, endişelerini...
Okul alternatiflerinin sayısını daraltınca, çocuğunuzu bu okullara götürmek, okul turu ile okulları görmesini sağlamak, sorularına cevap bulmasına fırsat vermek, seçim yapmanızı kolaylaştıracaktır. Çocuğunuz içinin ısındığı okulu daha kolay kabullenecektir.
Karar verdiğiniz yeni okulda okuyan tanıdıklar bulmak, okul hakkında daha fazla bilgi almanızı sağlayacaktır.
Yakın zamanda okul değişikliği yapmış kişilerle görüşmek, çocuğunuzun bu süreci daha kolay geçirmesini sağlayacak, yanlız olmadığını hissettirecektir.
Okullarda ev sahibi öğrenci ile yeni öğrencinin eşleştirilmesi gibi bir uygulama genellikle bulunmaktadır. Böyle bir uygulamanın olup olmadığını öğrenip, okul idaresinden, öğretmeninden bu konuda yardım isteyebilirsiniz.
Çocuğunuz hakkında öğretmenine önceden bilgi vermek, iyi olduğu, desteğe ihtiyaç duyduğu alanları, yetenekleri, hobileri vb. paylaşmanız, çocuğunuzun daha kolay farkedilmesini ve ihtiyaçlarına göre yönlendirilmesini sağlayabilir.
Eski okul ile yeni okul arasında uygulamalarda, zaman çizelgesinde değişiklik varsa, bunu öğrenerek, çocuğunuzla paylaşmanız, rutinlere daha çabuk alışmasını sağlayacaktır.
Çocuğunuzu kim alacak, kim bırakacak, nereden alınacak, hangi servisi kullanacak, servisler nereden kalkıyor vb. konuları netleştirmek ve çocuğunuza bilgi vermek, onu rahatlatacaktır.
Çocuğunuzun eski okul arkadaşları ile görüşmesini sağlayabilirsiniz. Yeni okul arkadaşları ile kaynaşmasını çabuklaştırmak için de, dışarda görüştürme, ev daveti organizasyonları yapabilirsiniz.

Uzm. Psikolog&Psikolojik Danışman Pelin Üster (MBA)

Bilgi ve Danışma için : pelinuster@gmail.com adresine başvurabilirsiniz.


Çocuklarda Özgüven Gelişimi

Çocuklarda Özgüven Gelişimi

Özgüven, kişinin kendine, yeteneklerine, becerilerine inanması ve güvenmesidir. Özgüven ve başarı arasında kuvvetli bir ilişki vardır. Kişinin davranışları, vücut dili ve ses tonu, o kişinin özgüveni hakkında ipucu verir. Özgüvenli kişiler, kendilerini açıklıkla ve rahatlıkla ifade ederler, düşüncelerini savunurlar, ikna etme yetenekleri kuvvetlidir.
Özgüveni zayıf olan çocuklar, topluluk içinde kısık ses tonu ile konuşurlar. Ön planda olmaktan hoşlanmazlar. Kendilerini riske atmak istemezler.
Peki özgüven geliştirilebilir mi?  Evet geliştirilebilir ama sihirli değnek mucizesi şeklinde değil. Peki Nasıl ?
Çocuklarımızın özgüveninin gelişmesi zaman alır ve emek ister.
Öncelikle çocuklarımızın ilgilendikleri, güçlü oldukları ve yetenekleri olduğuna inandıkları alana yönlendirerek, o alandaki bilgi ve becerisini arttırmaya çalışmak  ilk adımdır. Bu alan spor, sanat da olabilir, matematik, edebiyat da. Bu alanla ilgili kurslara, okul sonrası aktivitelere gitmesi, bilgi ve becerisini geliştirmesi, bu gelişimi gösterebileceği fırsatlar yaratılması önemlidir.  
Çocuklarımızın kendilerine başarabilecekleri hedefler belirlemelerine yardımcı olalım. Hedef belirlemenin yanında, o hedefe ulaşmalarını sağlayacak aksiyon planını hazırlamak çok önemlidir.
Çocuklarımızın başarılarına odaklanmalarını sağlayalım. Bizler de yetişkinler olarak hatalarını ya da başarısızlıklarını vurgulamayalım.
Mantıklı ve pozitif düşünme ve telkin başarıya götüren etmenlerdir. “Çok çalıştım, bunu başarabilirim”...
Gayret gösterme ve kararlılık başarının anahtarıdır. Sizler de ebeveyn ya da rol model olarak, hedef belirlemek, yol haritası çizmek, başlamak, kararlılıkla sürdürmek ve değerlendirmek süreçlerinde örnek olursanız ve çocuğunuzu yüreklendirirseniz, onun hem başarılarında, hem de yenilgilerinde yanında olursanız, ona olan sevginizi her koşulda gösterirseniz, çocuğunuzun özgüveninin gelişmesine çok yardımcı olursunuz.


Uzm. Psikolog&Psikolojik Danışman Pelin Üster (MBA)

25 Haziran 2015 Perşembe

Boşanma ve Çocuk

Boşanma ve Çocuk

Çocukları olan çiftler boşandıklarında sadece karı koca olmaktan vazgeçerler, ideal olan anne babalıktan hiç bir zaman vazgeçmemeleridir.
Çocuklar boşanma sürecinde belirsizlik nedeniyle kaygı yaşarlar. Annemi, babamı görebilecek miyim ? Kiminle kalacağım ? vb. En temel kaygı da, benim yüzümden mi boşanıyorlar ?
 Boşanma zorlu bir süreçtir. Anne baba bir yandan kendi duyguları ile yoğundurlar, bir yandan çocuklarını düşünmek durumundadırlar.
Çocuğa boşanma kararı açıklanırken, boşanmanın onunla ilgisi olmadığı, karı koca olmamaya karar verildiği ama anne baba olarak her zaman yanında olunacağı mesajı verilmelidir.
Çocuklara boşanma kararı açıklanırken bir diğer önemli nokta, ebeveynlerin birbirlerini suçlamamalarıdır. Aksi takdirde çocuk, boşanmak isteyen tarafa karşı kızgınlık dahil karışık duygular besleyebilir ve o ebeveynle ilişkileri bozulabilir.
Ebeveynler çocukların yanında birbirlerini kötülememelidirler.  Ya da çocukları aralarında aracı, bilgi taşıyıcı olarak kullanmamalıdırlar.
Her iki ebeveynin de çocukla kaliteli zaman geçirmesi, çocuğa ilgi ve sevgi göstermesi önemlidir. Çocuğun önemli günlerinde anne ve baba olarak bir arada olabilmek en sağlıklı olandır; doğumgünü, veli toplantısı, okul gösterisi vb.
Çocuğun yaşamında düzen sağlamak gereklidir. Çocuk hangi gün, hangi ebeveynin yanında kalacağını bilirse kaygısı azalır. Çocuğun diğer evi sahiplenebilmesi için, o evde de odası, kendine ait eşyaları olmalıdır. Hatta odasının eşyalarını ebeveyni ile birlikte seçerse, daha da sahiplenir.

Psikolog & Psikolojik Danışman Pelin Üster


22 Haziran 2015 Pazartesi

Tüm Üstün Zekalılar Derneği- Yaz Okulu Tarihleri




TÜZDER Yaz Okulu Atölye Başvuruları Devam Ediyor...
22 Haziran 15 Temmuz tarihleri arasında düzenlenecektir

Üstün Zekalılar Yaz Okulu Duyurusu-Yurt Dışı


Hizmet Verdiğim Alanlar

Bireysel Danışmanlık

Grup Danışmanlığı

Anne Baba Koçluğu


Kişisel Gelişim Seminerleri


Kurumsal Eğitimler


  • Takım Oluşturma
  • Kurum Kültürü, Liderlik Anlayışı ve Performans
  • Baby Boomers, X Kuşağı ve Y Kuşağı Birlikte Çalışıyor !
  • İletişim Becerileri
  • Zaman Yönetimi
  • Problem Çözme Becerileri
  • Karar Verme Becerileri


    • Okullara Yönelik Eğitimler 

      • Üstün Zekalı ve Üstün Yetenekli Öğrencilerin Eğitimi
      • Zorbalıkla Başetme
      • Ebeveyn Tutumları
      • Önergenlik ve Ergenlik Dönemi Özellikleri ve  Sağlıklı Yaklaşımlar
      • Teknoloji Bağımlılığı

19 Haziran 2015 Cuma

Yükselen Bir Piyasa, Yükselen Bir İş İmkanı- Network Marketing

Büyüyen bir Uluslarası şirket, büyüyen bir pazar, gelecek vadeden iş imkanı.
Kök Hücre kullanılarak yüksek teknoloji ile çok iddialı yaşlanma karşıtı ürünler sunuyor.
Raflarda bulamayacağınız ürünleri network marketing sayesinde hem indirimli alıyor, hem de komisyon kazanıyorsunuz.
İlgilenenler bana mesaj atabilir, teşekkürler

18 Haziran 2015 Perşembe

Babalar Günü Yaklaşırken Çocukların Gözünden Babalar

"Baba evin direğidir" dilimize yerleşmiş bir klişedir. Ya da baba, otoritedir. Baban gelince söyleyeceğim ya da aman baban duymasın !
Baba kavramı çocukların geneline sorulduğunda, kahraman, en büyük, en güçlü, herşeyi yapabilen olarak tanımlanır. Hem çok sevilen, hem çekinilen...
Kız çocuklarından "büyüyünce babamla evleneceğim" sözünü çok duyarız.
Erkek çocuklarından da "büyüyünce babam gibi olacağım"  sözünü...
Çoğunluk için böyle olsa da, bazı çocuklar baba yokluğu, hasreti çekerler...
Hiç olmaması mı, yoksa var iken yok olması mı daha inciticidir ?
Benim cevabım var iken yok olması...
Babasını kaybetmiş bir çocuk her zaman eksik hisseder. Babası ile güzel anıları hatırlar, babasının ona hissettirdiği güveni, sahiplenmeyi özler...
Peki ya, babası olduğu halde baba yokluğu çeken çocuklar...
Gelin anlatayım size;

Baba kavramı onlar için muğlaktır. Babaları vardır ama yoktur. Uzaktır, ilgisizdir, yüzeyseldir.
Çocuğun en çok ihtiyaç duyduğu zamanlarda uzaktadır. İlgilenirmiş gibi görünür belki!
Çocuğa vaatlerde bulunur, gerçekleştirmez, çocuk olmayacak hayallerin peşinden koşar.
Babasına güvenmek ister, güvenemez...
İnanmak ister, inanamaz...
Çünkü çocuk pek çok kez hayal kırıklığı yaşamıştır.
Pek çok kez yokluk hissetmiştir.
Korunmak, kollanmak ister çocuk.
Güven içinde büyümek ister...
Babasını bir tehlike olarak algılaması, çocuğu çok yaralar.
İşte o zaman çocuk yarım kalır, eksik kalır.
Başkalarının babalarına, baba-çocuk ilişkisine imrenir.
Eğer şanslı ise baba figürü yerine koyacağı biri varsa nispeten onarılabilinir belki o yara belki...

Sevgili babalar, çocuklarınızı önemseyin, onlarla ilgilenin, sevginizi gösterin.  Onlara zaman ayırın, onları dinleyin. Onları destekleyin. Yanlarında olduğunuzu hissettirin.
Aksi takdirde güven konusu hep eksik kalacak. Yanlış seçimler yapabilecekler.
Onlar baba olmayı, koca olmayı sizden öğrenecekler. Sizin gibi bir eş arayacaklar.
Tüm babaların ve baba adaylarının babalar gününü kutluyorum.
Umarım paylaşımım bazı çocukların hislerine tercüman olmuştur...

Yazmak ve İnsan Psikolojisi


Yazmak, psikolojik olarak bir rahatlama yöntemi.  Duygularınızı, düşüncelerinizi yazarak ifade ettiğinizde rahatladığınızı fark ettiniz mi?
Bazen sevgimizi, aşkımızı ifade ederiz küçük bir not, ya da bir şiirle.
Bazen öfkemizi yazarak kusarız.
Bazen kendimize saklar, bazen paylaşırız.
Facebook, twitter da yazma, deşarj olma ve paylaşma ihtiyacımıza cevap veriyor, bu yüzden belki de bu kadar vazgeçilmez oldular bizim için.
Bazen yaşadıklarımızı yazıyoruz, bazen de hayal edip, yaşayamadıklarımızı...
Özlemlerimizi, hayallerimizi...

Ben niye yazıyorum ?

Yaşadıklarımı ve hislerimi paylaşmak için
Bildiklerimi ve tecrübelerimi aktarmak için
İyi geliyor mu? Evet kesinlikle ...
Yazmaya devam :)